Geçtiğimiz
iki hafta o kadar yoğundu ki, cuma akşamı eve geldiğim zaman evi ne kadar
özlemiş olduğumu fark ettim ve ayaklarımı uzatıp acele etmeden birkaç fincan
çay içmenin aslında ne büyük mutluluk ve özgürlük olduğunu..
Çoktandır
aklımda olan bir çay vardı sizlerle paylaşmak istediğim. Benim kişisel çay
tarihimde birkaç yıllık geçmişi var Güney Afrika kökenli bir çay olan
Rooibos’un.
Rooibos’un
tarihine ve özelliklerine geçmeden önce, hep Asya ile özdeşleştirdiğimiz çayın
aslında 19. Yüzyıldan itibaren Afrika’da da yoğun bir şekilde üretiminin
başladığını öğrenmek, dünya çay tarihi ile sömürgecilik hareketleri arasındaki
bağlantıyı açıkça ortaya koyması bakımından son derece ilginç. Avrupalılar (özellikle İngilizler)
ülkelerinde artan çay talebini ucuz bir şekilde karşılamak için 1850’lerden
başlayarak önce Güney Afrika, sonrasında ise Kenya ve Malavi’de çay üretim
plantasyonları kuruyorlar. Örneğin bugün Kenya ve Malavi’de son derece kaliteli
düzeyde çay üretilebiliyor, öyle ki Kenya bugün Afrika kıtasının başlıca çay
üreticisi ve dünyanın en önemli üçüncü çay üreticisi ülke konumunda. Kenya’nın
bugün bir Çin ya da Japon çayları kadar bilinememesi ise muhtemelen ülkenin
marka üretmekteki sıkıntıları ile ilgili..
Gelelim
günün çayına.. Rooibos, yalnızca Güney Afrika’da yetişen ve yerel halk
tarafından yüz yıllardır tüketilen bir bitki çayı aslında. Siyah, yeşil, beyaz
ya da oolong’ların aksine kökü camellia
sinensis’e yani çay diye bildiğimiz bitkiye dayanmıyor. Rooibos’un kökeni Aspalathus linearis. Bu bitki 1-2
metreye kadar boy atabiliyor ve toplanan rooibos yaprakları güneş altında
kurutuluyor. Sonunda açık safran kırmızısı hoş bir renk alıyor rooibos. Bu
nedenle, Güney Afrika’da kırmızı çay olarak da biliniyormuş.
Rooibos
piyasada sade olarak bulunabildiği gibi, bourbon vanilya, bergamut ile de
harmanlanmış halleri de giderek yaygınlaşıyor. Rooibos’un kanıtlanmış
faydalarına gelince, öncelikle siyah çay uykunuzu kaçırıyorsa, kafeinsiz bir
çay olan rooibos tam size göre :)
İkincisi, tıpkı diğer çay çeşitlerinde olduğu gibi, içeriğinde bulunan
aspalathin ve nonthofagin gibi polifenol antioksidan içeriği nedeniyle hücre
canlanması ve kanser hücreleriyle savaş konusunda çok etkin. Diğer taraftan,
magnezyum, kalsiyum ve çinko içeriğinin zenginliği sayesinde mineral açıdan çok
zengin bir çay rooibos. Evet yanlış duymadınız ıspanaktan değil bir çaydan
bahsediyorum burada :)
Rooibos’un ayrıca içeriğindeki ‘’quercetin’’ maddesi nedeniyle, sindirimi
kolaylaştırıcı, mide kramplarının giderilmesine yardımcı bir etkisi var. Öyle
ki, kafein içeriği bulunmaması nedeniyle, kolik bebeklere bile Güney Afrika’da
güvenle içiriliyormuş.
Bu kadar fayda karşısında ben rooibos’umu
içmeye devam edeceğim, sizlere de şimdiden afiyet olsun :)
Sağlık ve mutluluk dolu fincanlara..